eL Seed, Arap kaligrafisi ve graffiti sanatını harmanlayarak hazırladığı çalışmalarını “Kaligraffiti” diye tanımlıyor. Her eserinde mutlaka Arapça yazılmış bir mesaj veriyor: Bazen bir şiir, bazen bir alıntı.
eL Seed, Tunus asıllı bir Fransız. Arapça okuyup yazmayı da 18 yaşında öğrenmiş. İlk işini köklerinin dayandığı Tunus’un Gabès şehrine yapmış: Gri betondan gövdesiyle şehrin silüetini tamamlayan Jara Camiisi’nin 57 metrelik minaresine yaptığı kaligrafi çalışmasında ise barışı, hoşgörüyü ve kabul etmeyi içeren evrensel bir mesaj veren, Kuran’dan bir ayeti kullanmayı tercih etmiş: “Ey insanoğlu, biz sizi bir erkek bir dişiden yarattık. Tanışasınız diye sizi kabile ve halklara ayırdık.”
eL Seed’in, Tunus’un bu kenarda kalmış şehrinin insanlarını yüreklendirip, birleştiren ve şehre turistik bir anıt kazandıran çalışması sonucunda ünü yavaş yavaş yayılmaya başlamış ve işleri gitgide gücünü yazılan kelimelerin ve mesajların direkt etkisinden, Arapça alfabenin estetik kıvrımlarını ve soyut bir çalışmaya getireceği anlatım gücünü kaybetmeden görsel anlatımın baskınlığına kaymaya başlamış. Bu noktadan sonra artık yazdığı alıntıların ve şiirlerin yerel dillerdeki anlamlarını eserlerinin altına yazmayı bırakmış. Çevirinin, yazılanların kelime anlamını izleyicilere sunarken, Arapça’nın eserine yüklediği şiirselliği kaybetmesi ve eserin görsel olarak ruhta bırakacağı etkinin çeviriyle kaybolması korkusu eL Seed’e bu kararı aldırmış.
Görsel olarak oldukça etkileyici olan “Kaligraffiti” eserler, içlerinde Arap kaligrafisiyle yazılmış evrensel mesajların ruhunu taşıyor. Sanatçıya göre; çalışmalardaki bu ruhu hissetmek için ne yazdığını anlamak gerekmiyor çünkü eL Seed’e göre; Arapça yazılar gözden önce ruha ulaşmayı başarıyor ve içinde deşifre etmeniz gerekmeyen bir güzelliği barındırıyor.
eL Seed, dünyanın farklı yerlerinde duvarlarda hayat verdiği çalışmalarını yaparken, bulunduğu yere uygun düşecek mesajlar yazmayı tercih ediyor. Ancak mesajlar evrensel bir boyuta sahip olduğundan, herkesin eserlerle ilişki kurabileceğini düşünüyor.
Rio de Janeiro’daki bir binanın çatısına resmettiği eserinde Gabriela Tôrres Barbosa isimli şairin portekizce bir şiirini çevirmiş.
Bunu yaparken yerel halkın biraz kafası karışmamış değil. Ancak çatıdaki kaligrafi ile bir bağ kurmaya başladıktan sonra tepkiler tersine dönerek şüpheler yerini minnettarlığa bırakmış.
Cape Town’da bir gece kondu mahallesinin tek beton duvarı olan okul duvarına resmettiği eserinde ise Nelson Mandela’nın şu sözleri yer alıyor: “Bitene kadar imkansız gibi görünür.”
eL Seed burada “Neden ingilizce yazmıyorsun” sorusuyla karşılaştığında, bunun “neden zuluca yazmıyorsun?” demekten bir farkı olmadığını söylemiş. Haklı da!
Paris’te başına gelen olaysa oldukça komik! Bir etkinlik sırasında eL Seed’den evinin duvarına çalışma yapmasını isteyen adam, eserin Arapça olduğunu görünce çılgına dönüyor ve sanatçıdan yaptığını silip duvarı eski haline getirmesini istiyor. Oldukça sinir bozucu olan bu olaydan 2 hafta sonra etkinliğin organizatörü sanatçıyı tekrar çağırdığında, ona tuval olarak kullanabileceği boş bir duvarı gösteriyor. Nerede mi? Arapça eseri görüp sinirden çıldıran adamın evnini tam karşısında. eL Seed’in duvara yazdığı mesajsa adama bir ders niteliğinde olmuş: “Kalbini Aç.”
Bazıları, eL Seed’in eserlerinin sadece Arapça olmasını reddetme ya da kapılarını kapamak olarak görse de, aksine eL Seed bunu diline, kültürüne ve sanatına bir davet olarak yorumluyor.
Sanatçının Ted Talks’ta yaptığı konuşmasının tamamını izlemek isterseniz:
Görsel; ted