Artık izleyicilerin dikkatini toplamak, onlara bir odada film izletmek daha zor. Her şeyi en ufak ekranımızdan yani telefonumuzdan izleyebiliyoruz. Tüm online izleme siteleri bizlere istediğimiz ekrandan izleme opsiyonu sunuyorlar. Çoğu film yapımcısı gibi Darren Aronofsky de çalışmalarını daha küçük ekranlarda izleyen insanlar için üretim yapmaktan şikayetçi aslında. Darren Aranofsky’nin son filmi mother! izleyenleri ikiye böldü, bir kısım insan filmi ilk 10 filmi arasına koydu. Bir kısım da yerin dibine gömdü. Hatta Jennifer Lawrence, En Kötü Kadın Başrol Oyuncu Kategorisinde Razzie Ödüllerine dahi aday oldu.
Darren Aronofsky tiyatral deneyimi sinemada izleyici için en üst düzey deneyime dönüştürmek için çok emek harcadığını söylüyor SXSW 2018‘deki konuşmasında. Ve sonra da ekliyor, “mother!’ı sonra iPhone’lardan izliyorlar ve bu biraz can sıkıyor”. Aronofsky bu yüzden filmi nasıl izlediğinizin çok önemli olduğunu söylüyor. mother! filminde orijinal müzik yok sadece ses tasarımı var ve görüntü kadar ses de değerli bu yüzden.
Ayrıca SXSW’te ilk kez Keynote konuşması yapan film yapımcısı, bağımsız sinemayla ilgilenenler için de Bağımsız Film Yapımının 10 Kuralını saydı.
- Sadece yapabileceğin filmi yap
- Kalıcılık oyunun 9/10’udur
- Ailenle çalış
- Sete gitmeden önce ödevlerini yap
- Gerçekliğe adapte ol
- Oyuncularından korkma ya da çekinme
- Seyircini unutma
- Vizyonlu ol ya da düşün
- Bırakın çocuğunuz yapsın
- Bir şeye benzesin
Bağımsız film yapmanın 10 kuralını sayarken Aronofsky kendisinin Noah filmini çekerken özellikle 8. maddeyle ilgili zorlandığını söyledi. Noah filminin özellikle Evanjelik Hristiyanlar arasında tartışma çıkardığını söyleyen Aronofsky ayrıca buna şaşırmadığını da sarkastik şekilde dile getirdi. Fakat sanatçı yine de şimdiye kadar yaptığı her filmden gurur duyduğunu sonuçta hepsini kendisinin yapmaya karar verdiğini dile getirdi.
Filmlerde Kimsenin Eline Bir Silah Vermeyin!
Bu kişisel ve tamamen kararlı yaklaşımın ekranda da görülebildiğini söylüyor Aronofsky. Filmlerimin her birinde ben varım diyor. Aronofsky hem güreşçi hem de balerin dansçısı. Hem Jennifer Lawrence hem de Javier Bardem. Her filmindeki her karakterin aslında o olduğunu söylüyor. Bir bakıma da haklı aslında, insan yazıyorken ya da film çekiyorken her bir karakteri tepeden tırnağa hissediyor ve yaşıyor. Yoksa dışarıdan gördüğün, hissetmediğin bir şeyi nasıl aktarabilirsin insanlara?
10. maddeden bahsederken ise sanatın özellikle günümüzde bozulma ve parçalanmayla ilgili olduğunu söylüyor. Etrafımızda bu kadar şey oluyorken de boş bir film yapmaya film yapımcılarının bahanesi olmadığını söylüyor. Ve şu an genç sanatçıları normalden daha fazla bir şekilde insan özelinde şiddet yerine sevgiyi savunması gerektiğine inanıyor.
Herkesi ikiye bölen mother! filminin konusu içinse Doğa Ana hakkında bir film yapmak istediğini söylüyor. Doğa Ana’ya aslında ne kadar berbat ve saygısız davrandığımızı göstermek istemiş sanatçı. Onu nasıl yağmaladığımızı ve nasıl ona tecavüz eder gibi yaşadığımızı, onu kirlettiğimizi anlayalım istemiş.
Jennifer Lawrance Doğa Ana’yı oynuyorsa Javier Bardem de Tanrı’yı oynuyor filmde. Aronofsky filmi yazmadan evvel Eski Ahite’e ve İncil’e araştırma için baktığını ve çizdiği Tanrı profilini oradan aldığını söylüyor. “Eğer bu kitaplara bakarsanız Tanrı ona dua etmezseniz sizi affetmez ve ölüme terk eder. Nasıl bir karaktere dönüşebilirdi bu?” diyor.
Aronofsky yine de konuşmasını kendini üstün görmeyerek bitiriyor ve “Yine de ben İncil’i yazan adamın yanında bir yazar bozuntusuyum” diye ekliyor. Konuşmanın tamamını aşağıdan izleyebilirsiniz.
Görsel: Facebook