Son zamanlarda sıklıkla denk geldiğimiz bir terim “co-working spaces”. Temel olarak farklı şirketlerden ya da bağımsız olarak çalışan kişilerin aynı ortamda çalışmasına olanak tanıyan alanlar olarak tanımlanabilir. Genellikle evdeki rahatlıktan dolayı zamanın etkin kullanılamaması, kafelerde dikkatin toplanmasının oldukça zor olması gibi sebeplerden çalışma yeri arayan insanlara hizmet veren yerler buralar, oldukça da rağbet görüyorlar. Bunun yanı sıra toplantı odaları, konferans salonları ve grup çalışma alanları sunan bu mekanlar aynı zamanda gizli bir amaca da hizmet ediyor. Burada çalışan insanlar genellikle benzer çalışma alanlarından olduğu için, yeni ortaklıklar kurulabiliyor, fikir alışverişi sağlanıyor veya hiç olmadı yeni arkadaşlar edinilebiliyor.
Bu alanlarla ilgili ayrıntıya inmeden önce bu olayın çıkışına ve dünyadaki durumuna bakmak daha aydınlatıcı olur.
Görsel: www.flickr.com
Kelime olarak “Co-working” ilk olarak 1999 yılında Bernie Dekoven tarafından bilgisayarlarla desteklenen ortak çalışmayı tanımlamak için kullanılıyor. Sonrasında 2005 yılında aslında tam olarak bizim anladığımız anlamında, yani farklı yerlerden insanların ofis ortamında çalışmasını sağlayacak alanlar için kullanılmaya başlanıyor ve 2006 yılında San Fransisco’da Citizen Space açılıyor. Citizen Space için tarihin ilk co-working alanı diyebiliriz. Ondan önce bir de Hat Factory var ancak hangisinin tam olarak co-working alana denk geldiği konusunda anlaşmazlıklar var. Citizen Space’le yakın zamanlarda New York’lu iki oda arkadaşı Amit Gupta and Luke Crawford tarafından Jelly kuruluyor. Jelly aslında medyanın ilgisini oldukça çeken ilk co-working girişimi sayılabilir. Zaten Jelly’nin medyada çok ses getirmesinden sonra bu alandaki girişimler çok hızlı bir şekilde artıyor ve herkes kendi şehrinde bir co-working alan yaratmaya başlıyor. Bu hızlı gidiş sayesinde 2007’de tüm dünyada 75 tane co-working alan bulunuyor.
2008’e gelindiğinde dünyada toplam 160 tane co-working alana ulaşılıyor. Bu alanlar dünyanın farklı yerlerinde olsalar da genellikle Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da oldukça yoğun olduğunu ve rağbet gördüğünü görüyoruz.
2008 ve 2009 yıllarında South by Southwest dahilinde resmi olmayan bir co-working buluşması gerçekleşiyor, onu takiben 2010 yılında Brüksel’de ilk Co-working Konfreansının düzenlenmesinden sonra 2011’de yine SXSW dahilinde Coworking Uncoference düzenleniyor. Bunun için ilk resmi co-Working konferansı diyebiliriz aslında.
Görsel: www.flickr.com
Bu hızlı büyüme uzun bir süre daha hızını kaybetmiyor ve 2011’in sonlarında toplam 1130, 2012’nin sonunda da yaklaşık 2000 tane co-working alana ulaşılıyor. Ancak bu sayı genellikle bireysel olarak açılmış ve şubesi olmayan girişimler. İlk zincir co-working girişimleri ise yine 2011’in sonlarına doğru Kaliforniya’da başlıyor. Nextspaces bunun önemli örneklerinden birisi. Zaten 2012’nin sonlarına doğru toplamda 800.000 doların üzerinde bir yatırımı toplamış oluyor ve 7. şubesini açıyor.
2013’ün başında yapılan bir araştırmaya göre 110.000 kişi co-working alanları kullanıyor ve bu alanların sayıları şuanda 3000’i aşmış durumda.
Görsel: www.flickr.com
Bu alanlar genel olarak sizden belli bir saat ücreti alıyorlar ve bu ücret dahilinde wi-fi, fotokopi gibi ofis ekipmanları, kahve, çay, kurabiye gibi atıştırmalık ikramlar, sekreter (opsiyonel) gibi hizmetlerden yararlanabiliyorsunuz. Co-working alanların çoğu aşağı yukarı bu imkanları sunsa da Cubes&Crayons daha gerekli bir hizmeti daha sunuyor, çocuk bakımı. Şuanda kapalı olan Cubes & Crayons, temel olarak çalışması gereken ebeveynlere çalışma alanı, çocuklarına da bakım hizmeti veriyor.
Türkiye’ye gelirsek aslında biz de bu işte fena sayılmayız. Urban Station’la ülkemizde popülerleşen co-working alanlar gün geçtikçe artıyor ve kendini geliştirmeye devam ediyor.
Türkiye’nin ilk co-working alanı Ideapol olsa da, Urban Station, Türkiye’de bu akımın öncülerinden sayılabilir. Arjantin kökenli bir girişim olan Urban Station, Şili, Meksika, Kolombiya’da da bulunuyor. Yukarıda bahsettiklerimize ek olarak misafirlerine bisiklet, resepsiyon, projeksiyon, uydu ofis gibi imkanlar da sunan Urban Station şuan için Maslak, Galata, Şişhane, Kavacık ve Buyaka’da hizmet veriyor ve çok yakında İzmir’e de açılmayı planlıyor.
Bireysel çalışmalarda saat ücreti ilk saat için 10 TL sonraki saatler için 8 TL olurken sınırsız kullanım, kontörlü kullanım gibi seçenekler de mevcut. Bu fiyata çay, kahve, meyve, kruvasan, kurabiye gibi ikramlar da dahil. Ayrıca belirli bir ücret karşılığında Urban Station’ı ofis adresiniz olarak da gösterebiliyorsunuz.
Görseller: turkey.enjoyurbanstation.com
Bir diğer co-working alan ise Yazane. Karaköy’de bulunan bu alan aslında Urban Station ile benziyor. Saatlik 8 TL’den başlayan fiyatları senelik en kapsamlı pakette 20.000 TL’ye kadar çıkabiliyor.
Ofis, ortak çalışma alanı, toplantı odası gibi imkanlar sağlayan Yazane’yi de belirli bir ücret karşılığında şirket adresiniz olarak gösterebiliyorsunuz.
Görseller: http://yazane.com.tr
Kolektif House alıştıklarımızıdan biraz daha farklı hizmetler sunan ve henüz açılma aşamasında çalışma alanlarından biri. Metro Sanayi istasyonuna 5 dakika yürüme mesafesinde olan bu alan 3 kattan oluşuyor. Birinci kat herkese açık ve etkinliklerin düzenleneceği alan. Yoga alanı da sunan Kolektif, hafta içi konuk konuşmacılar davet etmeyi, haftasonu da eğlenceli aktiviteler düzenlemeyi planlıyor.
İkinci kat ise sadece üyelere açık bir alan. Bu alanda freelance çalışanlar, butik şirketler ya da mobil çalışanlar için çalışma alanı sunuluyor. Üçüncü katları ise sergi alanı olarak dizayn edilmiş. Burada yeni sanatçıların çağdaş eserleri, kişisel gelişim seminerleri gibi etkinlikler düzenlenmesi planlanıyor.
Açılışını Kasım sonu olarak açıklayan Kolektif’in Aralık ayı itibariyle hizmete başlaması bekleniyor.
Görseller: www.kolektifhouse.co
Bir diğer co-working alan ise Atölye. Şuan için kalıcı bir mekan arayışında olan Atölye, standart hizmetlerinin yanısıra ayrıca uygulamalı eğitim programları ve workshop’lar sayesinde yeteneklerinizi geliştirip sizi desteklemeyi vaadediyor.
Görseller: atolyeistanbul.co
Genellikle yaratıcı sektörde freelance çalışan insanların tercih ettiği bu alanlar yaratıcılığı desteklerken, konsantrasyonunuzu arttırmayı ve sizi gerçek bir ofis ortamındaymışsınız gibi hissettirmeyi amaçlıyor. Gerçekten de sağladığı imkanlarla gerçek bir ofisten çok bir farkı olmayan bu alanları zamanla diğer sektörden insanların da kullanmaya başlaması muhtemel görünüyor.
Kapak Görseli: www.flickr.com