Danimarkalı seyahat arama sitesi Momondo, “The DNA Journey” adında geniş ölçekli bir gen haritası deneyi gerçekleştirdi ve deney kapsamında mini bir belgesel hazırladı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde doğup büyüyen ve birbirini tanımayan 67 kişiye yabancılar hakkında neler düşündükleri, farklı ülkelerin insanlarıyla ilgili önyargılara sahip olup olmadıkları soruldu. Kendilerini genetik kökenleri konusunda %100 emin sanan bu insanlardan tükürük örnekleri alındı ve 67 kişilik grup, birkaç hafta sonra sonuçları öğrenmek üzere tekrar bir araya geldi. DNA yolculuğunu anlatan mini belgeselin çekim aşamasında Danimarkalı ajans &Co rol aldı.
Düşündüklerinin tam tersi sonuçlarla karşılaşan katılımcılar, beklenmedik sonuçlar karşısında gözyaşlarına boğulup duygusal anlar yaşadılar. Basit bir şekilde ifade etmek gerekirse; insanların birbirlerinin uzaktan kuzenleri olduğunu öğrenen katılımcılardan Kürt kökenli olduğunu savunan bir kadın, ataları arasında Kafkas’ların bulunduğunu öğrenince şaşkınlığını gizleyemedi ve asıl sürprizi ise katılımcılar arasında daha önce hiç görmediği Türk bir kuzeni olduğunu öğrenince yaşadı.
Almanlara önyargıyla yaklaşan bir İngiliz, %5 Alman geni taşıdığını, Küba’da doğup büyüyen bir erkek ise Orta Doğu kökenli olduğunu öğrendi. Ortaya çıkan sonuçlar şaşkınlık yaratsa da kökenlere inildiğinde ırk gibi ayrıştırıcı kavramların ortadan kalktığı ve herkesin temelde insan olduğunun ortaya çıktığı, katılımcılılara ve onlardan yola çıkarak tüm insanlara verilmek istenen mesajdı.
Künye:
Müşteri: Momondo
Başlık: “The DNA Journey”
Ajans: &Co – Denmark
Prodüksiyon Şirketi: Bacon
Yaratıcı Yönetmen: Robert Cerkes
Kıdemli Metin Yazarları: Tue Rossel, James Godfrey
Hesap Yöneticileri: Thomas Christenson, Trine Eisinger, Marianne Louise Seirberg
Agency Prodüktörü: Arlette Walso
Stratejik Planlama: Ornulf Johnsen
Yönetmen: Jeppe Ronde
Yetkili Yapımcı: Mette Jermiin
Görüntü Yönetmeni: Magnus Jønck
Tasarım: Mads Jorgensen
Ses Kayıt: Lars Gonzalez
Post Prodüksiyon: Bacon X
Ses Tasarım: Kevin Koch
Renklendirme: Hannibal Lang
Editör: Simon Borch
Müzik: Troughs
Görsel: YouTube
7 Haziran 2016 tarihli güncelleme:
Yalçın Pembecioğlu
Yayın Yönetmeni
Pınar Sağlav bizi Twitter’dan uyararak işin bilimsel tarafıyla ilgili bazı ek bilgiler iletti. Konunun özünün ırk ya da kökene dayalı siyaset kavramının temellerinin zayıflığını başarıyla anlatıyor olduğunu unutmadan bu noktaları da bilmekte fayda var:
“Bu tip testlerde en önemli şey şu: eldeki verilerle kıta bazında ayrıştırmalar epey rahat oluyor. Belli yüzde Avrupa, belli yüzde Afrika kıtası gibi. Geri kalanlar daha çok tahmine dayalı sonuçlar oluyor. Bir Almanla Fransızı genetik arkaplan çerçevesinde birbirinden ayırmak tarihsel sebeplerden ötürü de zaten pek mümkün değil. Onun içinde popülasyon hareketleri de var. Verilen etnisite yüzdeleri halihazırda yapılmış araştırma ve toplanmış genetik örneklerle karşılaştırılıp, istatistik üzerinden yapılmış tahminler.
Avrupa’nin gen havuzu, Asya ve Afrika kıtalarına oranla zaten çok küçük. Hem coğrafya olarak küçüklüğü, hem özellikle erken ortaçağdaki veba salgınından sonra nüfusun çok çok azalmasi buna katkıda bulunuyor. Dolayısıyla birinin otosomal genetik değerlerine bakarak detaya girmek (örn: sen %5 İngilizsin) sadece bir tahmin.”