Apple, bundan 9 ay önce Eylül lansman etkinliğinde pek çok ürün tanıtmıştı. Bunun başında iPhone X geliyordu. Ardından iPhone 8 ve 8 Plus, Apple Watch series 3 ve yeni Apple TV de takip etmişti. Ancak bu duyurular arasında ürüne dayalı olmayan bir başka lansman daha yapılmıştı. Apple’ın Burberry’den transfer ettiği Angela Ahrendts sahneyi devralmış ve Apple’ın yeni mağaza deneyimini tanıtmıştı. Ve biz de bunun önemini Bigumigu’da vurgulamıştık. Cannes Lions’da ise Apple’ın perakendeden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Angela Ahrendts ve pazarlamadan sorumlu başkan yardımcısı Tor Myhren ile birlikte Apple mağazaların nasıl değiştiğini konuştular.
Apple neden Ahrendts’i işe aldı?
Angela Ahrendts, Burberry’den Apple’a geçmesiyle beraber Apple’ın perakende anlayışı adeta cilalandı. Çünkü Apple’ın mağaza deneyimi zaten kötü değildi. İlk günden itibaren dikkat çekecek, fark yaratacak işler yapıyordu ve kendinden konuşturmayı başarıyordu. Ancak Apple donanım satan bir şirket ve MacBook’tan iPhone’a Apple Watch’tan iPad’e kadar her ürünü mobilde Apple Store uygulaması üzerinden satın alabiliyorsunuz. Özünde mağazaya gitmenizi gerektiren temel faktör ortadan kalkıyor. Buna rağmen insanlar mağazalardan alışveriş yapmaya devam ediyor.
Ahrendts, Apple mağazalarını baştan tasarlarken Steve Jobs’un ilk çalışanlara prensiplerini gözden geçirmiş. Steve Jobs, mağazalarda çalışan Genius ekibini hiçbir zaman ürün satmayı amaçlayarak yetiştirmemiş. Onlar mağazaya gelenlere ürünler hakkında yeni bilgiler vermiş, kullanıcıların daha önce fark etmediği yeni meziyetleri göstermiş. Böylece amaç ürün satışından çıkarak ürünü anlatmaya ve ürünle yapılabilecekleri derinleştirmeye kaymış. Steve Jobs’un Genius’ları ürün etkileşimi konusunda nasıl uzmansa, Ahrendts’in Creative Pro’ları da ziyaretçilerin yaratıcılıklarında yeni ufuklar açmayı hedefleyen çalışanlar olarak yetişmiş.
Apple ilk bakışta bir teknoloji şirketi olsa da şu anda Apple Music ile bir müzik akış servisi, Apple TV ile bir yayıncı, ve sunduğu tüm hizmetlerle bu sıfatlar çeşitlenmeye devam ediyor. Bu nedenle Apple’ın mağazalarda göstereceği tutumu teknolojinin yazılımdan sanal gerçekliğe, müzikten fotoğrafçılığa yaratıcılığın kendini gösterdiği tüm alanlarla bir evliliği olarak görüyor. Ve mağazaların en önemli faktörü olan insanı ve insanlığı da bu ikiliyle birleştiriyor. Böylece Apple mağazalarının iskeleti ortaya çıkıyor.
"Apple is in the human business, it's our job to humanise technology", says @angelaahrendts of Apple!
Catch expert insights and more with the #CannesLions Digital Pass, available here https://t.co/VB1kN9uzpt pic.twitter.com/TDXHTdikHV
— Cannes Lions (@Cannes_Lions) June 20, 2018
Apple sadece donanım üretmiyor
Apple mağazalarının şu anda sunduğu en büyük değer Today at Apple programı sayesinde müzikten tasarıma, kodlamadan sanata pek çok çeşitli disiplinde insanların kendilerini değiştirebilecekleri programlar sunmaları. Öte yandan sundukları Everyone Can Create programı sayesinde eğitim açısından mağazaları öne çıkarıyor ve herkesin üretebileceğini göstermeyi hedefliyorlar. Apple artık mağazalarını ürün satılan bir alan değil üretilen, değer yaratılan ve insanların mutlu olduğu bir mekan olarak konumlandırıyor.
Kurumsal veya bireysel her eylem gibi gibi Apple da başarısını görmek için çeşitli ölçümlemeler yapıyor. Bu ölçümlemelerde de anketler kullanılıyor. Örneğin mağazaya gelen kişiler ürün satın aldığında hizmetten ne kadar memnun kaldıklarını bu anketle değerlendirebiliyor. Everyone Can Create ve Today at Apple programlarına katılanlar da bir ankete katılıyor ve böylece Apple hizmetini ölçüyor. Fakat burada diğer anketlerinden farklı olarak hizmeti değil katılımcıların mutluluğunu ölçüyor. Daha fazla duygulara, hislere yöneliyor. Angela Ahrendts, Apple mağazalarıyla başarmak istedikleri en önemli şeyin katılımcılarına yaratıcı düşünceyi aşılamak, yöntemleri göstermek olduğunun da altını çizdi. Bir başka önemli detay ise Apple mağazalarının içinin tıpkı Apple Park’taki yönetim kurulu odası gibi aynı malzemelerle tasarlanmış olması. Bu sayede Apple yöneticileri mağazada da kendilerini yönetim kurulu odasındaymış gibi hissediyor. Ziyaretçilere de bu algı aktarılıyor ve mekanın kalitesi gösteriliyor.
Some really interesting insight on the future of retail from Apple's @AngelaAhrendts!
For more expert insights and sign up for a #CannesLions Digital Pass, available here https://t.co/VB1kN9uzpt pic.twitter.com/AsBKbSURe2
— Cannes Lions (@Cannes_Lions) June 20, 2018
Oturumda en çok vurgulanan nokta ise Apple mağazalarının ürün atmak için olmadığı, aksine markanın insanlarla temas ettiği yerler olduğuydu. Keza e-ticarette Amazon, Alibaba gibi isimler ne kadar büyürse büyüsün Apple, mağazaları sayesinde bu sosyal temasını her zaman güçlü tutacak. Rakipleri de bu nedenle onu şu anda kolay kolay geçebilecek konumda değil.
Yeni Apple mağazalarıyla fotoğraf ruleti
En büyük ön cephe camlarına sahip olan Apple mağazası:
Dubai’deki Apple mağazası, hareketli ön cephesiyle insanları kendine davet eden bir dille tasarlanmış.
Şikago’daki Apple mağazası ile devasa merdivenleriyle adeta aynı anda birden fazla etkinliğe ev sahipliği yapabiliyor.
Milano’da açılacak olan Apple mağazası ise yerin altına doğru uzanıyor ve gece ile gündüz farklı temalara bürünüyor.
Paris’in Champs-Élysées meydanında açılacak olan Apple mağazası ise 3 katlı dev bir binada Avrupa’nın en büyük mağazası olacak.
Washington DC’deki Carnegie Library ise Apple mağazasına dönüşüyor. Senelerdir kapalı olan ancak tarihi değer çok yüksek olan bu kütüphane Apple tarafından yeniden hizmete açılacak ve eğitim için kullanılacak.