Tasarımcı, teknolojist ve yayınladığı yıllık raporlarla tanınan John Maeda, geçmişte Design in Tech başlıklı raporlarıyla SXSW’te yıllık çıkarımlarını paylaşıyordu. Şu anda ise Everbridge‘de Chief Technology Officer olarak görev almasına rağmen geleneğini bozmuyor. Ben de ilk olarak SXSW 2015’te Maeda’nın raporunu özetlemişim. Aradan geçen 7 senenin ardından bu kez Resilience Tech Report 2022 dokümanının özetini sunarken ben de kısa özetini size 5 madde de açıklayacağım. Sayfanın sonunda John Maeda’nın 10 dakikalık video özetini ve Twitter zincirinin ilk tweet’ini en altta bulabilirsiniz. Ayrıca zincir üzerindeki ilgili slaytlara da maddeler içinde yer vereceğim. İstediğiniz nokta tavşan deliğinden geçip daha fazlası için kaynakları takip edebilirsiniz.
Resilience kelimesi, yılın popüler kelimelerinden birisi ve genellikle dayanıklılık, dirençlilik, geri tepme, çabuk iyileşme ve zorlukları yenme gücü şeklinde tanımlanıyor. Bu terim 1627’de sadece geri sekme olarak tanımlanırken 1857’de geri sekip dönüştürme olarak algılanmaya başlamış. Kelimenin gücü artarken insanların değişime karşı verdiği tepki ve dayanıklılığı da tanımlamakta kullanılır olmuş.
Raporun üzerine kurulduğu ikinci kelime ise “adversity” yani güçlük, sıkıntılı bir durum, güçlük. Maeda tüm raporu ve ele aldığı konuları bu iki kavram arasındaki ilişki üzerine kuruyor. Bu iki kavram bu denli kilit rol oynadığı için yazı içerisinde de İngilizce kullanmaya devam edeceğim.
Tasarımda Resilience
Tasarımda form ve fonksiyon kavramları üzerine derin sorgulamalar, analizler ve sorular yapılır. Bu tasarım sürecinin nasıl başlayacağı, nasıl şekilleneceği ve nereye varacağı gibi sorulara yanıt arar. Form ne hissettirdiği, fonksiyon ne yaptığıdır. Bu iki olgunun birleşimi tasarımı doğurur.
Resilience ise “adversity” anında yani kökten bir değişim yaratan anların yarattığı güçlüğe karşı en ilkel reflekslerimizle ne yapmayı seçtiğimizdir. Kalıp durumun üstünden gelmek için savaşıyor muyuz yoksa kaçıyor muyuz?
Değişim sürekli ve çok ölçekli gerçekleşen bir şey. Buna karşı uyum mu sağlamayı seçiyoruz yoksa direnmeyi mi?
Resilience arises in reaction to an adversity that triggers your amygdala's response to fear. As a result, you choose Flight or Fight. pic.twitter.com/rLo7gqbebz
— John Maeda (@johnmaeda) March 13, 2022
Değişime Karşı Direnç
Değişim sürekli gerçekleşiyor. Bununla nasıl başa çıkacağız? Şoka girip kaçacak mıyız yoksa savaşıp çözüm mü üreteceğiz? İyi ve kötü sürekli değişim ile karşı karşıyayız. Kimi zaman bu değişimin sonuçlarını öngöremiyoruz bile.
Hem müşteri hem de ürün göz önüne alınarak değişimin gerçekleştirilebileceği en tatlı nokta; yenilik ve aşinalık matrisinde ikisinin de pozitif olduğu alandır.
A few pithy quotes that help me navigate change may not work for you, but I provide them at the end of section 2. Like, “I’d rather be green and growing. Instead of ripe and ready to rot.” pic.twitter.com/MkOXR408sn
— John Maeda (@johnmaeda) March 13, 2022
Materyaller ve fanilik
Dr. David Hillson’dan alıntı ile “Risk bir anlamı olan herhangi bir belirsizliktir.” diye John Maeda, bu cümle altında yalan belirsizlik ve bir anlamı olan kelimeleri derinlemesine inceleyerek parçlara ayırıyor. Belirsizliğin bilinme ve bilinmeme permütasyonu ile bir anlamı olan şeyleri olması istenen ve istenmeyen olarak ikiye bölüyor. Dolayısıyla risk kavramı elle tutulabilir bir şeye dönüşüyor.
“Neden yaşıyoruz?” ile “Nasıl ortadan kaybolabiliriz?” sorularını birbirinden ayırmak insanlığın resilience’ını artıran ve yaşama daha da tutunmasını sağlayan bir faktöre dönüşüyor.
İş Yaşamında resilience
İş hayatında güçlüklerin üstesinden gelebilmek, daha dayanıklı olabilmek temelde daha verimli olmaktan geçmiyor. Diğer bir deyişle risk alabilecek kadar çevir ve esnek bir organizasyon kurmak gerekiyor. Dünya’nın dönüşünü nasıl engelleyemiyorsak ve bu dönüşümü kontrol edemiyorsak tüm mevsimler ve hava durumları değişime mahküm. Şirketlerin de her havada kendini koruyacak şekilde donanıma sahip olmalarının en kolay yolu veriye sahip olmaları. Bilginin süper güç olduğu günümüzde bunun yolu da veriden geçiyor.
Adversity kavramı popülerleşiyor
Sunumunu kontrol edemediği güçler üzerine kurgulayan John Maeda, bu güçleri Dünya’nın Güneş etrafındaki turu, Ay’ın Dünya çevresindeki turu ve Dünya’nın merkezindeki sıcaklığı ve yarattığı dengesizliği kontrol edemeyeceği en temel faktörler olarak listeledi. Günümüzde güçlükler ve sıkıntılar artarken bunları insan ve doğa felaketler olarak ikiye ayrıyor.
İklim krizi ile birlikte doğa kaynaklı 6 faktörden 5’i etkilenir ve gücünü artırıyor. İnsan kaynaklı felaketler ise bunlardan geri kalmıyor ve ikrim krizinin hem artmasını hem de etkilerinin güçlenmesini sağlıyor. Gelecek ise bizim için daha fazla güçlük yaratmaya devam edecek. Sunumunun karanlık ve iç açıcı olmadığının farkında olsa da nesnel gerçeklikleri ortaya koyarak sunumunu tamamladı.
Görsel: YouTube