Habere bu oturuma girebilmek için 3 saat sıra beklediğim ve emeğimin karşılığını alıp en önde yer kaptığımı belirterek başlamak istiyorum. Portlandia dizisinin ve aynı zamanda yaratıcısı olan oyuncuları Fred Armisen ve Carrie Brownstein’in de dev hayranıyım. IFC Films’in yapımı olan dizi 5. sezonuna giriyor, SXSW’in en büyük salonlarından birinde gerçekleşen bu oturum da dizi ve hayata dair iki komik tipin anlattıklarını kapsıyor.
Müzik deyince?
Her iki oyuncu da müzikle içiçe, profesyonel müzik geçmişleri de var. İkisinin de aktif olarak çaldıkları, söyledikleri müzik grupları oldu, hala var.
Komedi mi Müzik mi?
İkisi de! Brownstein Komedinin doğasında müziğin de yerinin büyük olduğunu düşünüyor. Dizinin editörleri de doğru sahnede doğru müziği kullanarak onları çok mutlu ediyor. Elbette oyuncu ve yapımcı olarak dizinin bir ritmi olduğunu düşünüp müzikten aldıkları ruhla bunu uyguladıklarını söylüyorlar.
Armisen ise çok güzel bir benzetme yaptı. ‘Bir müziği sevdiysen onu defalarca dinlersin, işte biz de Portlandia için aynı tadı yakalamaya çalışıyoruz, tekrar tekrar izlemek isteyin diye.’ Çok sevdiğim kısımları kaç kez izledim şahsen hatırlamıyorum diziden.
Armisen ve Brownstein’in bugüne kadarki Portlandia bölümleri içinden favori karakterleri hangileri?
Bomba soru!
Benim de favori bölümüm! Elbette ‘feminist bookstore’ kısmındaki kasiyerler. Açıklama anında salonda büyük bir kahkaha koptu.
Portlandia halkı dizide!
Ekip çok fazla yerel kullanıyor. Sahnedeki insanlardan çoğu yerli Portlandlılar, daha önce hiçbir oyunculuk deneyimleri de yok. Böylece dizideki bölümler çok daha gerçekçi görünebiliyormuş tüm konu Portland’ın ruh hali olunca tabii. Dizide dekor diye bir şey yok. Gördüğünüz her sahne gerçek dış mekan ve iç mekanlarda çekiliyor.
Beşinci sezondan yeni karakterler için ipuçları
Sohbetin en sağlam sorusu gelecek sezon bölümlerinden karakterler üzerine oldu. Portlandia’nın gelecek sezonunda hangi tipler olacak? İki ipucumuz var.
‘The storyteller’ ve ‘The enabler’. Hikaye anlatıcı tipi Amerikalı oldukları için uzun uzun anlattılar ama bizim için özetle sürekli bir şeyler anlatan ama sizin ‘eee?’ dediğiniz tip, diğer karakter de çaresizce onun muhabbetini dinleyen, dinlettiren karısı.
Seviliyoruz çok şükür
Portlandia alternatif ve kimileri için sinir bozucu bir dizi. Peki onları yolda durdurup nefret kusan var mı? Yok diyor Brownstein, böyle şeylerin genelde internet dünyasında olduğunu çünkü anonim kimliklerin sevmemeye daha yatkın olduğunu, gerçek dünyada ise kimsenin kimsenin yanına gidip onu sevmediğini söyleyemeyeceğini düşünüyor. Bu ise benim onları yolunca görünce ne yaptığım:
Bu sefer güldürmedi
Armisen çöpe attıkları o kadar çok bölüm olduğunu söylüyor ki şaşırıp kalıyoruz. Her zaman olmuyor, çok komik, çok iyi olduğunu sanıyorsunuz ama editör bu olmadı dediğinde gidip bakıyorsunuz, hakkaten de olmamış. Bu olay Portlandia’nın çok başına gelmiş. Belki de her sezon, her bölüm tekrar tekrar kahkahalarla güldürmesinin sebebi de bu, hiçbir tiplemeyi, hiçbir hikayeyi zorlamıyor ikili, olmadığını gördüğü anda bırakıyor ve başka bir karakter çalışmak için yoluna devam ediyor. ‘Dünyanın sonu değil’ diyor Armisen, ‘Bu bir kimya ve tutmayabilir’
Portland nedir?
Portland onlara göre dünyanın en iyi şehirlerinin en iyi özelliklerini almış bir şehir. New York’u, Kopenhag’ı, Chicago’yu gezmişler sanki ve en iyi yönlerini alıp gelip Portland’ı yapmışlar, bunlar kendi sözleri. İnsan kıskanmıyor değil.
Austin mi Portland mı?
Oturum bittikten sonra dinleyicilerden gelen sorular içinde kaçınılmaz olanı çok beklemedik, Austin mi Portland mı? Hipster dünyası her zaman bu iki şehri kıyaslamıştır. Peki Portlandia için Austin’de bir bölüm çekmeyi düşünüyorlar mı? Cevap net: hayır.
Bu da benim selfie modasına uyuşumun dışavurumu