İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, 27 Ekim 2016 – 16 Eylül 2017 tarihleri arasında “Dört Ayaklı Belediye: İstanbul’un Sokak Köpekleri” isimli bir sergiye ev sahipliği yapmıştı. Sergi, İstanbul’un toplumsal tarihinin hemen her döneminde gündelik yaşamın önemli bir parçası olan sokak köpeklerinin; dini, siyasi ve sosyolojik dönüşümlerle değişen serüvenine ışık tutuyordu. Küratörlüğünü Ekrem Işın’ın, danışmanlığını Catherine Pinguet’nin üstlendiği sergide, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bir süreçte; fotoğraflara, seyahatnamelere, kartpostallara, dergilere ve gravürlere yer veriliyordu.
“Bir zamanlar İstanbul’daki köpekler mutluydu, huzurluydu ve çok seviliyordu!”
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, 3 gün önce YouTube’da paylaştığı “İstanbul’un Sokak Köpekleri” videosuyla sokak hayvanları yasasının kalplere bir bıçak gibi saplandığı bu dönemde, hem vicdanlara hem de kültürel mirasımıza önem veren zihinlere sesleniyor.
Sokak köpeklerinin el üstünde tutuldukları dönemlerden kentten silinmeye çalışıldıkları dönemlere geçilen tarihi değişimler nasıl başladı? Hem serginin hem de videonun aktardığı tarihi dönüşüm hikayesine gelin hep birlikte bakalım.
“Köpeklerin İstanbul’a Fetih ordusuyla birlikte girdiğine dair bir inanç ve bu inançtan kaynaklanan merhamet duygusu hakimdi”
Fetih zamanı Osmanlı ordularıyla şehre girdikleri söylenen sokak köpekleri, İstanbul’un hemen her döneminde gündelik yaşamın önemli bir parçası olmuşlar. İstanbul sokaklarının ıssız karakteri, 19. yüzyılın ortalarına kadar sokak köpeklerini gündelik hayata kazandıran en önemli etkenlerden biri olmuş. O dönemki şartlar sokağı, kamusal mülkiyetin bekçiliğini yapan İstanbul köpeklerine bir vatan olarak bağışlamış. El üstünde tutuldukları, çok sevildikleri dönemler yaşamışlar.
“İstanbul, köpek itlafını projelendiren batılı devletler tarafından işgal edildi”
Sokak köpeklerinin kaderi, yaratıcı değil taklitçi bir anlayışla ilerleyen “çağdaş” dünyaya yakınlaşma eğilimiyle birlikte ne yazık ki değişmiş. Batı’yı görenler İstanbul’un görüntüsünü hiç de iç açıcı bulmamaya başlamış. Dar ve düzensiz sokaklara, harabeden farksız evlere, bozuk ulaşım sistemine, yetersiz altyapıya bir de Avrupa şehirlerinde rastlanmayan köpeklerin eklenmesi; çağdaş dünyaya olan uzaklığı iyice artıran bir etken gibi görülmeye başlamış. Böylece köpekleri kent tarihinden silmeye odaklanılan yeni bir döneme girilmiş. Fakat o dönemde de İstanbul halkı vahşete karşı çıkmış; köpekler kışlalarda, evlerde saklanarak kurtarılmaya çalışılmış. Çok geçmeden de İstanbul köpek itlafını projelendiren batılı devletler tarafından işgal edilmiş.
Görseller, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Fotoğraf Koleksiyonu ve Pierre de Gigord Koleksiyonu’ndan derlenmiş.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
“Dört Ayaklı Belediye: İstanbul’un Sokak Köpekleri” sergisini, dijital versiyonunu ziyaret ederek görebilirsiniz.
Görsel: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü