Çalıştığımız yer sadece ay boyunca geçimimizi sağlamamız için düzenli gittiğimiz bir yer midir? Yoksa düşüncelerimizin geliştiği, bize yeni ufuklar açan ve parçası olmaktan mutluluk duyduğumuz bir kurum mudur? Bu iki eksen arasında TBWA\Istanbul‘un Chief Creative Officer’ı İlkay Gürpınar, Cannes Lions’daki Nature, Nurture or Culture? başlıklı oturumunda kurumların çalışanlarına sunduğu kültürün çalışan mutluluğu ve üretkenliği üzerindeki etkisine odaklanan bir konuşma yaptı.
İlkay, bu dünyadaki en kıymetli şeyin fikirler olduğunu savunan bir isim. Fakat bunun çatısında da kültür olduğunu görerek onu oluşturan öğeleri incelemeye karar veriyor. Kültür kelimesini Google’da arattığımızda ise karşımıza dünya çevresinde el ele tutuşmuş farklı folklorlere sahip insanlar görselleriyle doluyor görsel sonuçlar. İlk bakışta çok klişe gelse de özünde kültür insanların içinde bulunduğu ve değer yarattığı bir sistem.
Kendinden motive insanların gerçek gücü
10 yılı aşkın süredir bir parçası olduğu TBWA\Istanbul’daki deneyimlerinden yola çıkarak çalışma dünyasındaki insan profillerini dört gruba ayırıyor; yetenekli, zeki, çalışkan ve kendinden motive olan insanlar. Çalışma dünyasında, yetenekli insanları motive etmek oldukça zor. Zeki insanlar her şeyi başarabileceğine inandığı için her işlerini son dakikaya bırakırlar. Adeta erteleme üstadları olurlar. Çok çalışan insanlar ise iyi insanlardır ama ajans dünyasında tutunmaları çok zordur. Kendinden motive insanlar ise bu dörtlü arasında en kolay parlayanlar.
Kendinden motive insanları çalışmak veya işleriyle bağ kurmaları için herhangi bir yönlendirmeye ihtiyaç duymaz diyor İlkay Gürpınar. Çünkü onlar kendi kendilerini yönetir ve geliştirir. Bir şeyleri başarmak için kendi güçlerine sahiptir. Ve bu insanlar hayata karşı bu şekildedir, sadece işe karşı değil. Ve zamanı geldiğinde şirketleri de bu insanları tutamaz.
Keza ne olursa olsun, şirketler çalışanlarının onlar için çalışmasını sağlayamaz. Maaşlarına zam yapmak her zaman ilk akla gelen yöntem olsa da hem sürdürülebilir değildir hem de nihai bir çözüm değildir. Çünkü işverenler çalışanlarını elinde tutamaz, çalışma ortamı bunu başarabilir. İlkay Gürpınar, bu örneğiyle birlikte kültür kavramını kurumların sunduğu kültüre bağlayarak kurumların çalışanlarına sunduğu kültürün onların mutluluğunda ne kadar etkili olduğunu vurguladı.
Çalıştığım yer hayalimdeki kendime ulaşmama yardım ediyor mu?
Hepimizin hayalinde kurduğu ulaşmak istediği kişi olan bir benlik vardır. İlkay, hayalindeki İlkay’a ulaşmak için çaba gösteriyor. Hepimiz hayalimizdeki kişiye dönüşmeye çalışıyoruz. Çalıştığımız şirket, bize bu yolculuğumuzda yardım ediyorsa, orada çalışmaya devam ediyoruz. Her şirket, çalışanları için onlara sunduğu kültür kadar değerli. Onların hayallerindeki kişiye ulaşmasına yardımcı olabileceği sistemler ve kültürler geliştirebilen kurumlar kendi değerlerini de yaratmayı başarır, çalışanlarının mutluluğunu da sağlar.
Görsel: Bigumigu