Kedi GIF’leri, bebek videoları ya da neden viral olduğunun bile hiçbir açıklaması olmayan videolar ve fotoğraflara ‘mim’ deniyor artık. Bunlar eğlenmek, zaman öldürmeye ne kadar birebirse aynı dili konuşmak anlamında markalar için de bir o kadar değerli. Google Engagement Project ise mimleri C jenerasyonu ile markaların etkileşime girebilmesi için araştırma yapmaya başladı.
2013’ün mayıs ayında analitik düşünce içgörüleri platformunun bir parçası olan bu proje ekibi, marka inşasında etkileşimin değerini araştırmayı, anlamayı hedefliyor. Araştırma, merkezine C jenerasyonunun yaratıcı, derleyici, bağlantı kurucu yanını koyuyor. C Jenerasyonunu belirlemek için esasında yaş kritik değil ama bu yıl nisan ayında yapılan ComScore anketine göre %65’i 35 yaşının altında. C jenerasyonu yaratmayı, paylaşmayı ve viral içerik hakkında tartışmayı seviyor. Google’ın stratejik planlama departmanının direktörü Abigail Posner’e göre buna görsel oyun deniyor. (visual play)
Bu prosese yani mimin yaratılışına hakim olmak, anlamak için Google; antropolojistler, dijitalciler, içerik üreticileri ve çok sayıda G jenerasyonu mensubu ile birlikte çalışıyor.
Ortaya çıkan şeylerin özeti:
Aşina olduğunuz sıradan şeylere taze bir bakış: Sanat, şiir ve felsefe alanından görsel içerikler insanlar için rutin içindeki muhteşemlik; bilindik şeylerin içindeki yenilik; dünyevi şeyler içindeki mücizevilik anlamına geliyor. Bir şeyleri yeniden keşfediyorlar. Bu insanların keşif ihtiyacı ve dünyada yeni bir perspektif kazanma ihtiyacını bilişsel olarak dolduruyor.
Saf/sırf yaratıcılık: Görsel içerikler kullanıcıların tıpkı çocukluğundaki gibi birbirinden alakasız şeyler arasında bağlantı kurmasına izin veriyor. Nörobilimcilerin spesifik olarak bu profese verdikleri bir isim var; synapse. Yani yaratıcılığın temeli. Yani mimlerin yaratılış süreci sinaptik olabilir.
Mutluluğu paylaşmak mutluluğu artırmak demek: Bebekken annelerden öğrenilen ‘sosyal gülüş’ konusunda olduğu gibi şu anda da mimleri yetişkinlerden öğreniyoruz. Yani ‘sosyal gülüş’ü paylaşmak bizi daha iyi hissettiriyor. Pinler, postlar, beğeniler, retweetler de aynı şekilde sanal iletişim anları gibi küçük anlar ile bize gerçek hayata bağlı olduğumuzu hatırlatıyor.
Son olarak da reklamcılara tavsiye bölümü;
Görsel dikkatin dağılma anı arkasındaki gizli psikolojik anlamları bilmek önemli. Markalar mim içeriklerde insanları neyin etkilediğini anlamalı ve bu etkiyi ikiye katlayacak şeyi kendi markalı internet iletişiminde kullanmalı. Mimler klasik şeylerin içinde bir yenilik bulmayı, sinaptik oyunlarla yaratıcı olmayı ve pozitif enerji yaymayı sembolize ediyor özetle.