‘Bana verilen bu sergi görevi için çalışırken içimdeki bir problem ortaya çıktı: Yaptığım ya da yapılmasına önayak olduğum bazı işlerde aklım ve gönlüm kalmış meğer. O işlerin içindeki bazı parçalar, aslında hayatın içine söylemek istediğim kendi konularımı işaret ediyor. O parçaları o işin gerektirdiği şartlardan ve zamandan çekip çıkarmak istiyorum. İngilizce’de “re” öneki sözcüklere yenileme, tekrarlama anlamları katıyor. Örneğin, “redesign” yeniden tasarlamak demek. Bir de “de” öneki var. O ise sözcüklere tersine çevirme, geriye sarma, arındırma anlamı katıyor. Detoks, desarj, dekonstrüksiyon gibi. Şimdiye kadar dedesign diye bir sözcük kullanılmamış. Bu kuraldan esinlenip biraz daha ileri gidersek, “design” sözcüğünün içindeki “de” hecesine de önek gibi davranırsak bu sözcüğün artık yeni bir yazılış ve yeni bir anlam vermiş oluruz. İhtiyacımızı karşılayan bu yeni sözcük “de-sign”, arındırmak amacını taşıyan, geriye doğru bir tasarım sürecini, tasarımın parçalanışını, yok edilişini ifade ediyor.
Pemra Ataç, Burcu Tokatlı, Elif Yalçınkaya, Zeynep Oray, Ceylan Şahin, Burçak Beşlioğlu ve Elif Özüdoğru ile geçmişte birlikte tasarladığımız bazı işlere bu anlayışla geriye doğru dönüp tekrar baktık. Design sözcüğüne yaptığımız müdahalenin benzerini, ihtiyacı olduğu kadar farklı dozlarda, seçtiğimiz işlere uyguladık.
Sonuç olarak sergimizin amacı, dünkü görevlerini tamamlamış bazı işleri, artık ihtiyaç duyulmayacak bilgilerden, şekillerden, renklerden, ticari sorumluluklardan arındırarak zamansızlaştırmak, yeni bilgi ve görevler taşıyacak şekilde yeniden tasarlamaya çalışmaktır. Yaptığım işler gibi aklımda ve gönlümde yeri olan, kimisi öğrencim olmuş çalışma arkadaşlarımla beraber düşündük ve hazırladık. Kişisel bir sergi değil, fikirsel bir sergidir.’
Uğurcan Ataoğlu