Hollanda’daki “Academy of the Arts in Arnhem” veya kısaca ArtEZ‘den mezun olduktan sonra kadın giyim ve moda alanında çalışmaya başlayan Pauline van Dongen, teknolojinin gelişimi ve sunacağı olanakları görünce tüm moda algısını değiştirme kararı alıyor. 3B yazıcı olanakları ve giyilebilir kelimesi eylemsi olmaktan çıkıp kendi başına bir anlam ifade etmesiyle modayı yeniden yorumlayarak farklı çalışmalar yürütmeye başlıyor.
Güneş enerjisini kıyafetlerine yerleştirdiği çalışması Solar Shirt hala devam eden ve geliştirmekte olduğu projeleri arasında. Tasarımcı, bedeni fiziksel formundan soyutlayarak elbise kavramının içini dolduruyor ve felsefesini bunun üzerine inşa ediyor. Uzmanlaştığı alan olan modanın özüne inerek, defilelerde sergilenen kıyafetleri tasarım ve koleksiyon bütünlüğü olarak ele aldığında kendi çalışmaları için zihin açan sonuçlarla karşılaşıyor. Bu noktadan sonra giyilebilir ve 3B baskı teknolojilerini uzmanlık alanında yoğunlaştırarak kıyafetlerini daha etkili hale getirmek için çalışıyor.
van Dongen’in içinde bulunduğu endüstri hakkında verdiği en önemli bilgi, petrol endüstrisinden sonra çevreye ve doğaya en çok zarar veren endüstrinin moda olduğuydu. Kendi çalışma alanına bu eleştiriyi yapması ve sesli olarak dile getirmesi de çalışmalarına verdiği önemi ortaya koyuyordu.
Teknoloji ve modayı birleştirirken birkaç projeyi eş zamanlı yürüterek geriye mühendislikte kullanılan metodlara benzer adımları takip ediyordu. Beden sürekli olarak hareket eden bir cisim ve kıyafetlerin de buna uyum sağlamasını bekliyoruz. Kıyafetlere yönelik dar, bol, geniş, sıkı gibi olumsuz yakıştırmaların altında da bedene uyum sağlayamaması yatıyor.
Bedeni çevreleyen materyaller ve materyale uyumlu beden olarak iki koldan ortak noktaya doğru hareket etme felsefesi besleniyordu. 3B baskının bu noktada yarattığı değerlerden birisi de dokuma yöntemlerinin belirli dizilimleri takip etmesiydi. Çünkü örgü örerken dizilim belli ve buna sadık kalınması gerekir. Ancak 3B yazıcılarla bunun dışında her noktada birbirinden bağımsız hareket edilebilmektedir.
Ortaya çıkan bu yenilikçi dikiş yöntemi sürecin dijital dünyaya sunulabilecek veriye ve karşılığında alınacak sonuca doğru seyretmesine neden oluyor. Beden, yazılımın kusursuzlaşması için nasıl veri sunar? Bu soruyla birlikte çalışmaların artık fiziksel dünyaya sıçraması için yeterli araştırma yapılmış oluyor.
İlk olarak şal benzeri kolu kapatan bir kıyafet tasarımına odaklanılmış. Bu tercih nedeni ise bedenin en hareketli noktası olması ve kullanılabilir tasarımın vücudun diğer noktalarında da tasarımın kullanılabilir olması. Çünkü kol hareket ederken sadece deri değil, bedenin içi ve kaslar da farklı aksiyonlar yerine getiriyor. Deri altındaki bu hareketin deriyle uygulanabilir olması da yazılabilir tasarımın önündeki en büyük hendeklerden biri niteliğinde.
Tasarım sonucu 3B yazıcıyla yapılan kıyafetler vücudu tamamlayıp onu engellemeden hareket edebilmesi yine bu teknolojinin en önemli değeriyle oluyor. Tasarım doğrusal ve birbirine bağlı noktaları takip etmek yerine bazı yerlerini eklenti noktasına çevirerek açılıp kapanabilir hale gelmesiyle sonuçlanıyor. Bu sayede teknoloji, bedenin içindeki hareketleri algılayıp onu besleyen tepkiler verebiliyor. Teknolojinin nüfuz ettiği endüstrilerin kendi çıkmazlarından ve kısır döngülerinden kurtulması da bu örnek gibi yenilikçi çözümlerle sağlanabiliyor.
Görseller; Bigumigu