Shantell Martin, siyah-beyaz çalışmayı tercih eden bir sanatçı çünkü renklerin bazen yeni şeyler keşfetmede yetersiz kalabileceği görüşünde.
Küçük yaştan beri çizim yaptığını söyleyen Martin, sarışın, mavi gözlü kardeşlerinin arasında melez tek çocuk olduğu için kendini daima farklı hissetmiş. Londra’nın en önemli okullarından Central St. Martin’s College’dan dereceyle mezun olsa da, sanatın kurallar çerçevesine sıkıştırılması fikrinden uzak durmuş daima. Çöp adamlardan yola çıkan sanatçı, Tokyo’nun en büyük müzik kulüplerinde çizim yaparak canlı performanslar sergiledikten sonra New York’a taşınmış.
Duvarlardan arabalara, elektronik aletlerden ayakkabılara kadar birçok objenin üzerinde çizim yapmış Shantell Martin. MIT Media Lab‘in bir parçası olmaya başladıktan sonra da disiplinleri bir araya getirmeye ve teknolojiyle sanatını birleştirmeye karar vermiş. Tisch School of the Arts‘ta ders veren Martin, öğrencilerine çizimlerini müzikle, kamerayla, kodla nasıl uyumlu hale getirebileceklerini öğretiyor.
“Sen kimsin?” sorusuna takıntılı olan genç sanatçı, bu sorunun cevabının hayat şeklimizi belirlediğini düşünüyor ve eserlerine bakılırsa bu soruya şöyle cevap veriyor: Sen sensin.
The Brooklyn Museum, Museum of the Contemporary African Diaspora, Bata Show Museum gibi birçok önemli müze ve galeriden sonra SXSW’te karşımıza çıkan Shantell Martin’in işini yaparken ne kadar keyif aldığı her halinden belli.
Görsel; Shantell Martin