Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
O İşler Öyle Değil! Yaratıcılığa Dair Zannedilenler ve Gerçek Yüzleri [Kristal Elma 2015]

O İşler Öyle Değil! Yaratıcılığa Dair Zannedilenler ve Gerçek Yüzleri [Kristal Elma 2015]

İyi bir kavram yakaladığınızda o kavramın farklı tonlarını deneyin.

Fikr’et Kurucu Ortak ve Yaratıcı Yönetmeni Gökhan Yücel‘in “O İşler Öyle Değil! Yaratıcılığa Dair Zannedilenler ve Gerçek Yüzleri” semineri Kristal Elma’nın 3. ve son gününde “Future” salonunda gerçekleşti. Genç reklamcı adaylarının ilgisinin yoğun olduğu seminer, Kristal Elma’daki diğer sunumların aksine GIF’ler üzerinden yapıldı. Yücel’in bizi kırmayarak sunumda kullandığı GIF’leri vermesi üzerine yazımızı bu şekilde derlemek istedik.

Yücel oturumuna şu şekilde başladı: “Uzun yıllar reklam sektöründe farklı ajanslarda çalıştıktan sonra Fikr’et, kendi işlerimizi yapmak için fikretmekten doğdu.”

“Ajansı kurarken amacımız sadece TV reklamına sıkışmış reklamın sınırlarını genişletmekti. Neyse ki artık işler değişiyor ama farklı şeyler de yapabiliyoruz.”

“Bazen de insanların para vermeden yararlanabileceği işler yapıyoruz. Mesela bunlardan bazıları sevdiğimiz kitaplar için yaptığımız ayraçlardı.”

“Ve bir örnek olarak da “Batman: Dark Night Rises” filmi gösterime girmeden hemen önce yaptığımız The Dark Tea Rises projesiydi.”

“Bu projede kendi Batman’li sallama çayımızı yapabileceğimizi insanlarla paylaştık.”

“İş hayatına döndüğümüzde bazı kalıpların içerisinde kalıyor ve o kalıpları kıramıyor olmamız bizi aslında bu GIF’ler gibi bir dünyaya sürüklüyor. ‘Hikaye anlatma (Storytelling) önemli, içerik kraldır (content is the king)’ diyip uygulamıyoruz. Sebebi reklam ajansı ve markaların bazı alanları yaratıp kullanmamaları.”

“‘Hiç logosu olmayan bir film yapabilir miydik?’ sorusunu cevaplayamıyoruz.”

“Gündem hızlı, tüm markalar yetişmek istiyor. Bu şekilde tüketilince hiçbir anlamı kalmıyor.”

“Ve çok hızlı tüketiyoruz. Türkiye’de ilk yapan olmak önemli ama iyi yapan olmak hiç önemli değil. İçini doldurmadan yapıp geçtiğimiz için de işlerimiz iyi olmuyor.”

“İnsanlar kendini geliştirdi ve reklamlardan kaçıyorlar. Adblocker yüklüyorlar ama büyük markalar paralarını hala buraya yatırmaya devam ediyor. Bazı alanlar daha etkili olduğu halde küçük ama etkili alanlara yatırım yapmayı pek de düşünmüyorlar.”

Yücel, oturuma markaların ve ajansların yapmamasını önerdiği şeyleri anlatarak devam etti:

“Peki tüketici ile aranızdaki samimiyet duvarını nasıl aşacaksınız? Neleri yapmamalısınız?”

“Bir işi iyi yapmıyorsanız, o işe hiç girmemek daha iyi.”

“Tüketiciniz ne dikte ediyorsa o tonda konuşmamız gerekiyor. Tüketiciniz aksine inanmıyor.”

“İyi bir kavram yakaladığınızda o kavramın farklı ifade ediliş biçimlerini bulmayı deneyin, hep aynı şeyi yapmayın.”

“Markalar yanlış şeyler yaptığında özür dilemeyi pek bilmiyor. Aslında insanlarımız da öyle. Bunun değişmesi lazım.”

“Örneğin; satılan numaralarımız ve buna cevaben gelen SMS’ler… Bunlar markaların paralarını boşa harcadığı yerler. 1000 kişiye SMS gidiyorsa az bir grup insan geri dönüyor ama diğerleri o markadan nefret ediyor.”

Oturumun kalan kısmında ise Yücel, nelerin yapılabileceğini örnekleyerek çıkarımda bulundu:


“Yapmamız gerekenlere baktığımızda ise:

Sosyal medya aslında en çok bu alanda bize fayda sağlamakta. Yeni araçlar sayesinde kitlemizin ummadık alışkanlıklarıyla karşılaşıp, buna uygun iletişim stratejileri geliştirebiliyoruz.

Her mecranın kendine özgü bazı özellikleri var ve o işleri yaptığınızda sisteminiz işliyor. Örneğin; Fikr’et ve Bobiler ortaklığında yaptığımız Köprüler Konuşuyor işinde spam olduğu halde (aslında bot olarak çalışan) spam olmayan bir şekilde görünecek bir proje yaptık.

Kitlenizle birlikte çalışın, birlikte başarın.”

Gökhan Yücel’in önemli tespitleri ve güzel tavsiyelerinin nice genç reklamcı adaylarına ilham kaynağı olması dileğiyle.