Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Kolektifli Komşularımız: Kolektif Labs

Kolektifli Komşularımız: Kolektif Labs

Kolektif House'daki komşularımızı tanıyoruz.

Bildiğiniz gibi biz de bir süredir hazır ofisi anlayışının Türkiye’deki en yeni temsilcilerinden Kolektif House’dayız. Farklı disiplinlerde üretim yapan Kolektifli komşularımızı tanıdığımız serimizin yeni bölümünde girişimlere ve markalara yenilikçi ürünler geliştiren Kolektif Labs ve kurucu ortağı Yiğithan Orhan ile birlikteyiz.

Kuruluş hikayenizi anlatır mısın? Emekleme döneminde yaşadığınız zorluklar nelerdi?

Yiğithan: Kuruluşumuz 2014 yılına dayanıyor aslında. O zamanlar ben Bosch’un Silikon Vadisi’ndeki Ar-Ge merkezinde Araştırma Mühendisi olarak çalışıyordum. Civan da Los Angeles’ta Kaliforniya Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimine devam ediyordu. Beraber bir ürün geliştirmeye karar verdik. Ben işimden ayrıldım, Civan da eğitimini tamamladı. Bir müddet Los Angeles’ta kalarak ürünü şekillendirdikten sonra İstanbul’a dönüp ürünü orada çıkarmaya karar verdik. Fakat sonrasında hayalimizdeki ofisi bulamadığımızdan, arkadaşımız Ahmet Onur’un da bizi ikna etmesiyle bizim için Kolektif House macerası başladı.

Kolektif Labs’in gerçek anlamda kuruluşu ise 2015 sonu. Ürün geliştirmek benim tecrübeli olduğum, keyif aldığım, yaparken de çok mutlu olduğum bir işti ve açıkçası biraz içimde kalmıştı. Kolektif House’u da daha ileriye taşımak için de ciddi anlamda teknoloji yatırımı yapmak istiyorduk. İçeride son derece iddialı tasarım ve geliştirme ekipleri kurmak da çok mümkün değildi iş modelimiz gereği. Dolayısıla nasıl ofis ihtiyacımız olunca Kolektif House’u kurduysak bir tasarım ve ürün geliştirme stüdyosu ihtiyacımız olunca da Kolektif Labs’i kurmaya karar verdik 🙂

Öncelikle Kolektif Labs olarak biz kendimizi, bahsettiğim gibi tasarım ve ürün geliştirme stüdyosu olarak konumlandırıyoruz. İçimizde hem çok iyi bir tasarım stüdyosumuz var, hem de full stack development (hem önyüz hem arkayüz geliştirme) yapan, çok iyi mühendislerden oluşan bir geliştirme stüdyomuz (Development House) var. Müşterilerimiz arasında Kanyon, Galatasaray, Kolektif House ve MutluBiEv gibi markalar bulunuyor ve henüz açıklayamadığımız ve bizi çok heyecanlandıran yeni anlaşmalar yapmak üzereyiz. Yatırım almış girişimlere ya da girişim vizyonuyla yeni bir ürün çıkarmak isteyen büyük kurumsal şirketlere entegre olup, gerekli olan teknik uzmanlık ve iş gücünü sağlayarak onların bu süreçlerini hızlandırıyoruz. Türkiye’de pek gördüğümüz bir konsept değil bizimki. Bundan dolayı kendimizi ifade etmemiz biraz zor ve zaman alabiliyor.

Bugün geldiğiniz noktaya ulaşırken geçtiğiniz en önemli aşamalar, atladığınız temel basamaklar nelerdi?

Yiğithan: En zor iki aşama ekip kurmak ve yarattığınız değeri anlatabilmek. İyi ekip kurmak tam anlamıyla bir tavuk-yumurta paradoksu. İyi ekip kurmak için o ekibi tatmin eden iyi işler yapıyor olmalısınız ve güzel bir bütçeniz olmalı, bunlar için de haliyle iyi bir ekip kurmanız gerekiyor. Döngüyü kırmak için ilk etapta çok ama çok çalışmanız ve kendinizi tamamen işe adamanız gerekiyor, bir yandan da devamlı motive ve pozitif olmanız gerekiyor ki herkeste pozitif algılar oluşturun. Bunlar gerçekten aynı anda yapılması çok zor şeyler.

Kolektifi ilk nereden duydunuz ve ne zamandır Kolektiflisiniz?

Yiğithan: Kolektif House ile beraber kurulduk aslında, kardeş şirketiz. Kolektif House’u ilk biz duymuştuk diyebiliriz 🙂

Kolektif Labs gelişiminde ve şu anki çalışma dinamiklerinde Kolektif’in yeni ve yaratıcı ofis anlayışının size ne gibi faydaları oldu?

Yiğithan: Kolektif House’un sağladığı olanaklar yeni kurulan bir şirketin kesinlikle ulaşamayacağı imkanlar. 7/24 sıcak kahvesinden, hızlı ve güvenli internetine, yogasından networking etkinliklerine kadar milyon dolarlık yatırım alan şirketlerin bile ofislerinde olmayan imkanlara sahip oluyorsunuz. Ekip olarak motivasyon ve performansımıza gözle görülür katkıları oluyor. İş hayatınız monotonluktan çıkıyor ve sürprizlerle dolu keyifli bir hale geliyor. Her gün aynı yere gidip farklı kişilerle tanışabiliyorsunuz. Onun dışında iş geliştirmek için sadece ofisinizden çıkıp insanlara merhaba demek yetiyor. Bu şekilde beraber çalışmaya başladığımız şirketler var. Neyse çok övmeyelim, kardeş şirketiz diye torpil geçiliyor sanmasınlar!

Kolektif Labs’ın bu yıl içinde hedefleri neler?

Yiğithan: Bu yıl içindeki en önemli hedefimiz San Francisco’da işleyen bir iş geliştirme ofisi açmak. Şu an oradaki bir ortak çalışma alanında 1 yarı zamanlı çalışanlı bir ofisimiz var. Amacımız oradaki girişimlere de destek verebilmek.

Türkiye’de Kolektif Labs’ın yaptığı işi yapmanın zorlukları ve kolaylıkları var mı? Neler?

Yiğithan: Kesinlikle var. En büyük sıkıntı rekabet. Bizim yaptığımız işin aynısını yaptığını söyleyip hem efor hem de ortaya çıkan ürün kalitesi olarak çok çok aşağılarda iş yapan şirketlerin verdikleri bütçelerden dolayı ne yazık ki insanların kafası karışabiliyor. Bir de her proje eşsiz, her projenin kendine özgü bir süreci ve bütçesi oluyor. Bir mobil uygulama şu kadar maliyetle şu kadar zamana yapılır diyemiyoruz mesela. Genelde hep zorluklar var ama 🙂

Görsel: Kolektif Labs