Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Kolektifli Komşularımız: Ba’ndo Creative

Kolektifli Komşularımız: Ba’ndo Creative

Kolektif House'daki komşularımızı tanıyoruz.

Bildiğiniz gibi biz de bir süredir hazır ofisi anlayışının Türkiye’deki en yeni temsilcilerinden Kolektif House’dayız. Farklı disiplinlerde üretim yapan Kolektifli komşularımızı tanıdığımız serimizin yeni bölümünde çok disiplinli yaratıcı stüdyo Ba’ndo Creative Studio ve kurucuları Göksel Balaban ve Emrah Doğru ile birlikteyiz.


Kuruluş hikayenizi anlatır mısın? Emekleme döneminde yaşadığınız zorluklar nelerdi?

Göksel: Yaklaşık 1 senedir Emrah’la bir şeyler yapsak, ne yapsak gibi birbirimizi sıkıştırıyorduk. Ben serbest çalışıyordum ama Emrah, reklam ajansındaki işine devam ediyordu. Bir gün “hadi ben çıkıyorum işten, beraber çalışalım” dedi ve ilk işimiz ofis tutmak oldu. Esasen emekleme döneminin bir şirket için en az 3 yıl olduğunu düşünüyorum, biz de yeni kurulan bir şirket olduğumuz için bu soruya 2 sene sonra cevap vermek isterim 🙂 Tabi, ikimizin de geçmişte kendi işini yapma tecrübeleri olduğu için başımıza neler gelecek kestirebiliyoruz. Ama Dünya hali ve Türkiye’de yaşıyoruz, ne zaman ne olacağı belli olmaz.

Bugün geldiğiniz noktaya ulaşırken geçtiğiniz en önemli aşamalar, atladığınız temel basamaklar nelerdi?

Göksel: Kendine inanmak ve çalışmak diyebilirim. Hep üç adım sonraki hamleyi düşünerek hareket etmek gerektiğine de inanırım; bu da benim temel birinci basamağım olabilir.

Emrah: Çok çalışmak. Bunun aksini iddia etmek ahmaklık olur. Yetenek, senin çalışma kasına göre şekillenir. Yaratıcı süreci yetenek değil, çok çalışma bir yere taşır. En önemli aşamaları sıralamak kolay olmasa da, kısaca; gözlem, çok çalışma ve araştırma diyebilirim. Çok hızlı ilerleyen ve değişen bir iş yapıyoruz. Güncel olmak zorundasın. Anlamalı ve üzerine koyabilmelisin. Sanırım bu işi yapmaya başladığımdan beri hala aynı şekilde davranmaya çalışıyorum. Zaten bu bir alışkanlık haline geliyor. Durursan, durduğun yerde yalnız kalırsın. Dünü olmayan bir iş bu. Kimse “John Webster ya da Benrnbach yapmadıysa” dönüp de eski işlerinize bakıp iç geçirmez. Hep yeni işleriniz ile değerlendirilirsiniz. Bu anlamda da sürekli üretmeli ve kaliteyi hep bir üst seviyeye taşımalısınız.

Kolektifi ilk nereden duydunuz?

Göksel: Fotoğraf çekimi için yeni bir stüdyo arıyordum. O zamanki asistanım sanayide yeni bir yer var oraya bakalım dedi. Bahsettiği stüdyo, Kolektif’in yanında bir stüdyoymuş. Tabi oraya kadar gelmişken “bu yan taraf nedir?” diye baktığımda gördüm arkadaşları. Zaten sanayiye geldiğinizde Kolektif’i görememenizin imkanı yok.

Emrah: Dükkan için yer bakıyorduk, Göksel söyledi, böyle bir yer var diye. Hadi gidip bakalım dedik. Levent Kolektif House’u görünce, hemen ‘tamamdır’ dedik. Enerjisi etkiledi beni. Hadi hikayeye buradan başlayalım hissi geldi bana. Sonra da hemen anlaştık zaten.

Ne zamandır Kolektiflisiniz?

Göksel: Eylül 2016’dan bu yana Kolektifliyiz; Levent’teyiz.

Ba’ndo Creative Studio’nun gelişiminde ve şu anki çalışma dinamiklerinde Kolektif’in yeni ve yaratıcı ofis anlayışının size ne gibi faydaları oldu?

Göksel: Bir kere, sırf bizim için değil yeni kurulan birçok şirket için Kolektif gibi bir yerde ofis sahibi olmanın faydaları say say bitmez (burada gülüyor). İşin şakası bir yana, şirket giriş maliyet dinamiklerini aşağı seviyede tutmaya yarıyor (burada gülmüyor). Hem de komşularınız müşterileriniz, müşterileriniz de komşularınız oluyor.

Ba’ndo Creative Studio’nun bu yıl içinde hedefleri neler?

Göksel: Yat alımlarında sağlanan KDV ve ÖTV İndirimi sayesinde bu sene yatları çiftlemek istiyoruz. (burada da gülmüyor).

Türkiye’de Ba’ndo Creative Studio’nun yaptığı işi yapmanın zorlukları ve kolaylıkları var mı? Neler?

Göksel: Bu soruya sadece Emrah cevap verse iyi olacak sanırım, benim bi toplantıya yetişmem gerekiyor. Sevgiler.

Emrah: Açıkçası biz, çok disiplinli bir yaratıcı stüdyoyuz. Evet, kimi zaman bunu anlatmak zor oluyor. Bir reklamcı ve bir yönetmen/fotoğrafçı kaslarımızı birleştirdik. Yaratıcı çözüm açısından her türlü fikri sunabiliyoruz. Bize sadece derdinizi söylemeniz yeterli; fikir orijinli işi nasıl çözeceğimize bakıyoruz. Bu, bizi daha esnek bir hale getiriyor. Müşterimiz için de daha keyifli hale geliyor (en azından şimdiye kadar:) Klasik network ajanslarındaki gibi hantal bir yapımız yok. Hızlı hareket ediyoruz. Daha özgür düşünüp, kısa sürede işi uzatmadan sonlandırmaya bakıyoruz. Bu da müşterimiz için hem maliyet hem de sonuç açısından tatmin edici bir ilişki yaratıyor. İşin başında da biz olduğumuz için, kulaktan kulağa “ne dedi?” sorunu yaşamıyoruz.

Bir de ikna konusu var. Emin olun o kadar deneyimden sonra müşteri ile ikna süreci diye bir konu yok. İkna olan her zaman siz olursunuz. Dolayısıyla biz müşterilerimiz ile ikna yarışına girmiyoruz. İnançlı olduğumuz iş, onlar içinde tutkulu bir sürece dönüyor. Yani kimse kimseyi ikna etmiyor.

Görsel: Ba’ndo Creative Studio