Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
İlginç Olmanın En Kısa Yolu; Çelişki [Kristal Elma 2015]

İlginç Olmanın En Kısa Yolu; Çelişki [Kristal Elma 2015]

Kusursuzu aramayın. Nasılsa bulamayacaksınız. Kusurlarla güzelleşmeyi deneyin...

Gel zaman git zaman koca bir yılı daha geride bırakmışız ve işte yeniden burada sihirli elmanın yanı başındayız. O elma bu sene gökten bizim kafamıza düşer mi yoksa pas mı geçer bilmiyoruz, ancak biz kaldığımız yerden aynı heyecanla devam ediyor ve Kristal Elma 2015’ e ilk adımımızı atıyoruz…

Bu yıl ben de 3 gün süre ile Bigumigu’nun şahane ekibiyle birlikte olacağım. Bundan önceki yıllarda da Ekibin harcadığı emeği tahmin etmek güç değildi. Lakin parçası olmak ve bu havayı birlikte solumak benim için de apayrı bir deneyim olacak. Her geçen yıl üzerine yeni ve daha iyi bir şeyler koyarak devam eden festivalde bu defa da konuşmacıların tümü bir birinden iddialı. Kimi dinlesek aklımız belli ki diğerinde kalacak. Ancak tercih yapmadan ilerlemek de mümkün olmayacak 🙂

Kristal Elma 2015’de katıldığım ilk konuşmanın iki reklam dâhisinin ORTAK yapımı olması şans mı yoksa kör talih mi henüz emin değilim. Standartları bir anda öyle yuları çektiler ki daha azına razı olmam an itibariyle imkânsızlaştı diyebilirim. Kendini 140 KARAKTERLER ANLATMASI istediğinde kısaca ‘reklam psikoloğuyum’ diyen Saul Betmead ve ‘medya ve teknoloji benim DNA’mda var’ diyen Jaime Mandelbaum 35 dakikada hepimizi şöyle bir silkeleyip gitti. Konuşmacılar hakkında kısa bir özgeçmiş bilgisi vermek gerekirse;

Jaime Mandelbaum 2013 yılında hem Y&R Orta ve Doğu Avrupa’ya Kreatif Direktör olarak atandı hem de Y&R’nin global yaratıcı kurulunun üyeliğine getirildi. Onun bölgesel liderliğindeki Y&R sadece bir yıl içinde, 2014 Cannes Lions’ta en çok ödül alan Orta ve Doğu Avrupa ağı oldu. Saul Betmead ise EMEA bölgesinde stratejik liderlikten sorumlu olarak görev yapıyor. Y&R’ın kreatif kurulunun ve küresel strateji kurulunun da üyesi.

Konuşmasına ‘ZITLIKLARDAN korkmayın, çatışmanın gücünün farkına varın’ diyerek başlayan Jaime Mandelbaum, hemen ardından Steve Jobs’ın Ipad lansmanından bir video ile devam etti. Sessizce izlerken, hepimizin aklından benzer cümleler geçiyordu; ‘ Vay be ne icattı ama…’ . Derken Jamie’nin ikinci vurucu cümlesiyle sarsıldık. ‘Hayatımızı değiştiren buluşlar, her zaman yeni olmak zorunda değildir.’ Tam da o anda karşımızda Mezopotamya’dan günümüze kadar gelen 3200 yıllık bir tablet fotoğrafı duruyordu (!) O zaman Ipad 3200 yıldır bizimle miydi ?

Her yeni güne, ‘başarının sırrı nedir’ sorusuyla uyanan bizler için çok basit bir formülden söz ediliyordu; ‘Imperfection is USEFUL’. Mükemmeli ararken, akıp giden zamanlar, yitip giden fikirler ve en önemlisi kırılan hevesler… Hepimizin içinden ya da en azından kıyısından geçtiği bu namüsait durumlar için önerilen çözüm en sade haliyle ‘iddialıydı’ diyebilirim.

Jamie’nin konuşmasının en başında çatı fikri ustaca kurdu ve şöyle devam etti; “Mükemmeli aramayın. Çünkü bulmanız neredeyse imkânsız… Bir an önce harekete geçin. Çelişkili durumlarla karşılaşacaksınız. Geri adım atmayın, avantaja çevirerek devam edin. Kusurlarınızı sevin, onları yolda düzeltin ve hatta düzeltmeyin.”

Saul Betmead sözü Jamie’den devralırken, çelişkinin güzelliğini nasıl anlatacağını merak ediyorduk. Derken Saul konuşmasına ardarda hem çok tanıdık bir o kadar da yabancı görsellerle başladı.

Aşağıdaki kırmızı tabanlar neden pek çok kadının aklını başından alıyor dersiniz? Sadece seksi olması ile açıklanamayacak kadar karmaşık, bir yandan da hayli basit bir nedeni var; kendi içindeki çelişki… Bu ayakkabılar kadınlara sadece bir çift ayakkabıyla elit ve klasik bir görünümün sözünü verirken, aynı zamanda da içindeki seksi kadını bağırmadan duyurabilmeye olanak sağlıyor. Hal böyle olunca gönülleri en başından fethediyor.

Ardından İngiliz Kraliyet Ailesi’ne merhaba diyoruz ve ekranda Kate Middleton’ı görüyoruz. Sahi neydi Kate’i bu kadar sempatik kılan…? Prenses Diane’in zamansız ölümü ile kırılan kalpler Kate’le onarılmıştı. Çok az konuşuyor ve sürekli gülümsüyordu. Hakkında sayısız televizyon programı ve belgesel yayımlandı. Saul ise durumu tek cümle ile açıkladı. Çelişki J Kate Middleton hem çok sıradan hem de çok farklıydı. İngiliz halkı onu erişilebilir buluyor ve mutluluğunu en derinden diliyordu. Kate kraliyet tacının getirdiği yükü tüm aseleti ile göğüslüyordu. Taktığı milyonluk yüzükleri kimse kıskanmıyor, herkes bunu hak ettiğini düşünüyordu. Hem içimizden biriydi, hem de prenses… Gerçekten olduğu gibi mi göründü, göründüğü gibi mi oldu bilemiyoruz ama Diane’den boşalan yeri hızlıca doldurduğunu söylemek abartılı olmaz.

Konuşmanın süprizi ise bir anda ekranda beliriveren Zeki Müren görseliydi. İki yabancı konuşmacının sunumunda Zeki Müren’i görünce topluca tebessümümüzü saklayamadık. O dönemlerde daha hoş görülü bir toplum olduğumuz aşikar, lakin Zeki Müren’i ölümsüz kılan sadece bu değildi. Kendisi her zaman bir heyecan vaad ediyordu. Çünkü hem yenilikçi hem de gelenekçiydi. Türk Sanat Musikisini bugün bile hayli iddialı sayılabilecek kostümlerle icra ederken gönül telimizi titretti. Çelişkisi kendinden menkul Zeki Müren’i de bir kez daha saygı ile anmış olalım…

Konuşmada bu iki ismin bizzat içinde yer aldıkları iki case study ile karşılaştık. Bunlardan biri case study’lerin patronu Coca Cola’ya aitti. Linkini buraya bırakıyorum. Çok beğeneceğinize inanıyor, ve diğerine geçiyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=zlA9tXYxD8g

Diğer case study ise Hope Soap isimli bir sabun markasına aitti. Sabun deyip geçmeyin. Doğru bir hikaye küçük bir sabunla bile gözleri yaşartabilir. Hijyen olanaklarının sınırlı olması sebebiyle pek çok çocuğunun yaşamını yitirdiği Güney Afrika’da el yıkama alışkanlığı kazandırabilmek için çok eğlenceli ve basit bir çözüm bulmuşlar. Sabunların içine küçük plastik oyuncaklar yerleştirmişler. Sabunu kullanıp erittiğinizde oyuncağı kapıyorsunuz. Sağlıklı yüzlerle gülümseyen çocuklar en büyük hediye ama marka imajına katkısı da hayli büyük bir bonus olmuş diyebiliriz. Olumsuzlukların içinden doğan yeni fikirler durumu pozitiften negatife doğru çok hızlı bir şekilde dönüştürebiliyor. Pes etmeden yolun sonundaki ışığı aramaya devam etmek gerekiyor…

Jaime Mandelbaum ve Saul Betmead konuşmalarını duvara asmay değer bir iki cümle ile sonlandırdılar; kusurlu olan da güzel olabilir. Kusursuzluğun peşinde koşmayın. Çelişki nereden baktığınızla alakalıdır. Doğru yerde duruyorsanız, çok güçlü olabilir. Çünkü ilginç olmanın en kısa yolu ÇELİŞKİDİR.

Görsel; Bigumigu