Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Facebook’un Yalan Haberleri Önlemek için İzlediği Yol Yeterli mi?

Facebook’un Yalan Haberleri Önlemek için İzlediği Yol Yeterli mi?

Facebook, yalan haberlere engel olmak için onları "tartışmalı içerik" olarak işaretlemeye başladı. Ancak bu özellik bazı varoluşsal sorunları da beraberin getiriyor.

Bilgi paylaşımının ana akım kaynaklardan Facebook ve Google’ın domine ettiği dijital kaynaklara kayması, bilgiye erişmeyi ve yaymayı kolaylaştırdığı kadar yanlış bilginin yayılmasını ve hatalı yönlendirilmiş kamuoyu yaratılmasına da ön ayak oluyor. ABD’deki başkanlık seçimleri sırasında paylaşılan yalan haberlerin seçimi etkilediği konusunda birçok görüş yer alıyor. Zaten bir anlamda, başkanlık seçimleri ve yalan haberlerin bir arada anılır olması, Facebook’un yalan haberleri önlemesi için bir değişiklik yapmasını zorunlu kılmıştı.

Oxford Dictionaries’in bu yılın kelimesi olarak seçtiği “post-truth” (post-gerçek) kelimesi de yalan haberlerin egemen olduğu dünyada not edilmesi gereken bir başka kavram. Şimdi Facebook’un 15 Aralık’ta yayınladığı yalan haber engelleme mekanizmasına geçebiliriz.

Facebook, “Tartışmalı İçerik” özelliğini kitle kaynak yöntemiyle kullanarak kullanıcılarından gelen bilgiler dahilinde analiz edecek. Eğer bir içerik yeterince “sahte, yalan haber” olarak raporlanırsa, o bağlantıya “3. Kişiler tarafından tartışmalı” etiketi (kısaca tartışmalı içerik) konacak. Bu bağlantı daha sonra başkaları tarafından paylaşılırken de “tartışmalı içerik” etiketi görülecek ve böylece paylaşım kararını tekrar değerlendirme fırsatı yakalanacak.

Ortaya çıkan en büyük sorun, bu mekanizmanın -bir anlamda- çalışmıyor olmasıydı. Çünkü bu yöntem uygulamaya konduktan sonraki gün, yalan haberler Facebook’un Trending bölümünde yer almaya devam ediyordu. Ve yapılan araştırmalar da bu yalan haberlerle karşılaşanların %75’inin haberin içeriğine inandığını ortaya koyuyor. Yani her 4 kişiden 3’ü gerçek olmayan bir şeye inanıyor. Bu noktada eklenmesi gereken bir minik not ise; sahte içerik üretenler ciddi miktarda maddi kazanç sağladığı gerçeği.

Yalan haber üretimi konusunda en dikkat çeken örneklerinden birisi Denver Guardian isimli haber sitesi. Facebook API’larının dayanarak yapılan araştırmada, Denver Guardian’ın yarattığı ana haber, Washington Post’un ana haberinin ulaştığı kişi sayısından 10 kat fazla. İki haber kaynağının arasında böyle bir kıyaslamanın abesle iştigal olmasını sağlayabilecek tek durum ise, birinin gerçek olmaması. Evet, Denver Guardian gerçek bir gazete değil, haber sitesi değil, haber kaynağı değil ve sahte. Hatta şu an internet sitelerini açıp bakacak olursanız, içinde hiçbir şey olmadığını görebilirsiniz.


Facebook’un kendini konumlandırmak için attığı birkaç adımı da akıllara getirmekte fayda var. Mark Zuckerberg, şirketinin bir medya şirketi olmadığını dile getiriyor ve bu söyleminden geri adım atmaya niyetli durmuyor. Yani kağıt üzerinde Facebook’u medya şirketi olarak görmemeliyiz.

Zuckerberg’in bu söylemine paralel olarak da Haber Akışı’ndaki içeriği düzenleyen ve elden geçiren insan editörlerini işten çıkardı. Bu insanlar yerine içerik düzenlemeyi tamamen algoritmaya bıraktı. Medya şirketi olmadığını vurgulamak için böyle bir karar alsa da Facebook bir medya şirketi olarak algılanmaya ve hareket etmeye devam edecek. Facebook’u her açtığımızda bize başka bir akış gösterse de, ana sayfayı görür görmez içinde kaybolmamızı sağlasa da, bir söylem eylemleri değiştirebilecek kadar güçlü olmayabiliyor.

Facebook’un eleştirildiği bir diğer önemli nokta da bu algoritmanın nasıl çalıştığının bilinmemesi. Yani şirketin şeffaflıktan uzak olması. Her şey bu kadar kusursuz işlerken bu yalan haberler nasıl insanların karşısına çıkabiliyor? Kamuoyunun yanlışlar üzerinden yönlendirilmesi nasıl bu kadar hızlı gerçekleşiyor? Ve, sahte içeriklerin yeterli sayıda şikayet edilip 3. partiler tarafından analizinden sonra bu etiketin konması yeterli bir uyarı olabilecek mi? Çünkü o içerik, karar alınana kadar geçen bu süre içinde yayılmış olacak.

Facebook’un yalan haber etiketleme sistemi içerisinde büyük bir kavram sorunu daha beliriyor. Sahte ve yalan haberlere “tartışmalı” diyerek etiketleyecekler. Yani kamuoyunu yanlış yönlendiren yalan metinlere, yalan denmeyecek. Facebook, bir medya şirketi olmayı reddetse de aldığı kararlar ve hayata geçirdiği uygulamalar medya ve yayın organlarının hareketleri üzerinde büyük etkiye sahip. Sahte, yalan haber üretiminin de post-gerçek dünyadaki etkisine en azından bir süre daha maruz kalacağız gibi görünüyor.

Son olarak; bağımsız haberci Tim Pool bu gelişmenin zaman içinde alternatif yayın organlarını ve bağımsız haberciliği tamamen bitireceğini öngörüyor. Ona göre, zaman içerisinde tüm alternatif kaynaklar “tartışmalı içerik” olarak etiketlenecek ve zaman içinde algoritmadan silinip gidecek.


Görsel: Facebook